İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | root in f. | dayanmak | ||
There is nothing coincidental about this combination of states, which has its roots in the Second World War. Kökleri İkinci Dünya Savaşı'na dayanan bu devletler kombinasyonunun tesadüfi hiçbir yanı yoktur. More Sentences |
||||
Genel | root in f. | kaynaklanmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | root in f. | burnunu sokmak | ||
Öbek Fiiller | root in f. | eşelemek |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | drink made from sahlep root in hot milk and cinnamon i. | salep |
Genel | root the plants in sand f. | bitkileri kuma gömmek/ekmek |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | root (something) in (something) f. | (bir şeyi bir şeyde) köklendirmek |
Öbek Fiiller | root (something) in (something) f. | (bir şeyin bir şey) içerisinde kök salmasını sağlamak |
Öbek Fiiller | root around in (something) f. | (bir şeyin) içini didik didik aramak |
Öbek Fiiller | root around in (something) for (something) f. | (bir şeyi) bulmak için (bir şeyin) içini didik didik aramak |
Öbek Fiiller | root around in (something) for (something) f. | (bir şeyi) bulmak için (bir şeyin) altını üstüne getirmek |
Öbek Fiiller | root around in (something) f. | (bir şeyin) altını üstüne getirmek |